Herhangi bir nesneye ait olan şeye hak, hakkın hak sahibine verilmesi, yerine konulmasına da’ adalet denir. Zulüm ise hakkın sahibinden alınması, yerinden oynatılması, başka yerlere konulması demektir.
Her şeyin ters yüz edildiği zulmün başına adalet külahını geçirdiği bir zamanda ruh dünyası kararan insanlık hakkı, adaleti tesis edecek bir kurtarıcıyı her zamankinden daha çok aramaya başlayacaktır. Resulullah’ın yolunda, onun tarzında bir insanın âleme reis olup hükmetmesini, problemlerine çözüm bulmasını, zulme son verip sulh ve sükûnu temin ve adaleti hakim kılmasını bekleyecektir.
İşte Hz. Mehdi böyle bir zamanda çıkacak, zulümle dolan yeryüzünü adaletiyle dolduracak, (Ebû Davud, Kitabü’lMehdî, 4:107 (H. 4284, 4290.); S. Taftazanî, Şerhu’1-Makasıd, 2:307.) işleri düzene sokacak ve (Buharî Kitabü’1-Fiten, 5.) insanları hakka döndürünceye kadar mücadele verecektir. (İbni Hacer, el-Metalibü’l-Aliye, 4:342 (H. 4553.)
Hz. Mehdî zulüm ve istibdadın hükmettiği dünyayı öylesine sulh ve sükûna kavuşturacaktır ki, Müslümanlar İslâm’ın ilk dönemlerindeki gibi yaşamaya başlayacaklardır. Artık kan dökülmeyecek, uyuyan kimse de rahatsız edilmeyecektir.” (el-Burhan, Varak: 82a; Kitabü l-Fiten, Varak: 51a.)