Sorularla Mehdi

Hz. İsa, Hz. Mehdi ve Deccal hakkında rivayetler sahih değil midir?

“Ahirzamanla ilgili olarak, Hazret-i İsa’nın nüzulü, Hazret-i Mehdi’nin zuhuru, Deccalın hurucu gibi rivayetler sahih değil midir? Sahihse bu konu neden inkâr ediliyor?”

İMAN BİR İMTİHANDIR

Hazret-i Mehdi’nin zuhuru, Deccalın hurucu, Hazret-i İsa’nın nüzulü, dabbetü’l-arzın ve ye’cüc ve me’cücün çıkması gibi ahir zamanda meydana gelecek vakıalarla ilgili rivayetlerin içinde zayıfları olmakla beraber, elbette sahihleri de bulunuyor. Fakat hadisleri doğru yorumlamak şarttır. Bu da ilimsiz ve ehliyetsiz olacak bir iş değildir. Peygamber Efendimiz (asm) ahir zamanla ilgili bilgileri örtülü ve müteşabih bir üslupla vermiştir. Bunun hikmetini Bediüzzaman Hazretleri beş noktada açıklıyor.

Bu noktalar özetle şöyledir:

Birinci Nokta: İman bir imtihandır. Gaybi haberlerin perdeli bir üslupla verilmesi, imtihan sırrını örselememek içindir.

TEMSİLLERİ HAKİKAT ZANNETMEMELİ

İkinci Nokta: Allah tarafından bildirilen gaybî haberleri Hazret-i Peygamber (asm) teklif sırrına uygun biçimde temsillerle bildirmiştir. Bu tür hadisleri doğru yorumlamak için belagat, mecaz ve edebiyat kaidelerini bilmek gerekir.

Meselâ, bir gün derin bir gürültü işitildi. Hazret-i Peygamber (asm): “Yetmiş seneden beri Cehennem tarafına yuvarlanan bir taş, bu dakikada Cehennem dibine düştü” buyurdu. Bundan beş altı dakika sonra, yetmiş yaşındaki meşhur münafığın öldüğü haberi geldi. Böylece, Hz. Peygamber’in (asm) sözü doğru anlaşılmış oldu.

TEŞBİHLERİ İYİ OKUMALI

Üçüncü Nokta: Teşbihler ve temsiller suretinde rivayet edilen bir kısım hadisler, zamanla halkın dilinde hakikat manası ile anlaşılmaya başlıyor. Bundan dolayı yanlış yorumlanıyor, yorumlar gerçeğe uygun düşmüyor. Hadis zayıf zannediliyor.

Meselâ, “Dünya öküz ve balık üzerindedir.” Hadisi, yeryüzüne nezaret etmekle görevli öküz ve balık namında iki melâikeye işaret ettiği halde; zamanla halkın dilinde gerçek öküz ve balık şeklinde yanlış anlaşılmış ve bu nedenle hadise ilişilmiştir.

GAYBÎ HABERLER AÇIK İFADELERLE BİLDİRİLMEZ

Dördüncü Nokta: Gelecek haberleri zaten açık ifadelerle bildirilmiyor. Ecel, ölüm ve kıyamet saati bu nedenle hep gizli bırakılmıştır. Çünkü eğer kıyamet vakti bilinseydi, ilk çağlar ve orta çağlar âhiret fikrinden uzak ve vurdumduymaz olacaktı, son asra yaklaşıldığında ise korkunç bir dehşet yaşanacaktı. Bu durum ise imtihan sırrına zarar verecekti.

Diğer yandan gaybî haberlerin açık ifadelerle bildirilmesi teklif sırrına uygun düşmeyecek ve hür irade ile iman etme hikmetini bozacaktı. Bundan dolayı gaybî olaylar gizli bırakılıyor, açıkça hakikati bildirilmiyor. Herkes her vakit hem ecelini bekliyor, hem de uzun bir ömür yaşayacağını düşünüyor. Böylece hem korkusunu, hem de ümidini muhafaza ediyor; hem dünyaya, hem de âhirete çalışabiliyor. Keza her asırda hem kıyametin kopacağından korkuyor, hem de dünyanın devamını düşünerek ve dünyanın faniliğini bilerek baki hayata çalışıyor.

İşte âhiret hayatı iman alanına girdiğinden yoruma ihtiyaç bırakmayacak ölçüde açıkça haber verilmiş olmasına rağmen; dünya ile ilgili haberler imtihan sırrını koruma gereği ile açıkça bildirilmemiş, kapalı ve perdeli bildirilmiştir. Bu nedenle perdeleri doğru biçimde açmak zorunludur. Yoksa doğru yorumlanmış olmaz.

RAVİ TEFSİRLERİ YANLIŞ DÜŞEBİLİYOR

Beşinci Nokta: Ravi tefsirlerindeki hatalar görülmeli, hadislerin teşbihleri doğru açılmalıdır. Meselâ deccalın komitesinin büyüklüğünü ve icraatının dehşetini haber veren hadisler, deccalın şahsının ve cüssesinin büyüklüğü tarzında anlaşılmıştır. Oysa deccalın şahsını bir mikrop bile, bir nezle bile öldürebilir. Bu tür hadisleri tefsir eden raviler şahs-ı manevîyi şahıs olarak düşünmüşler; bu nedenle deccal adına müthiş bir ucube ortaya çıkmıştır.¹

Dipnot:

1- Şuâlar, s. 498-501

Ey korunmak isteyenleri koruyan! Ey kendisine iltica edenleri himaye eden! Ey dünyanın ve ahiretin zor geçitlerinden bile kullarını muhafaza eden Allah’ım! Ahir zaman fitnesinden, deccal ve süfyan şerrinden, şeytanın ve nefsin belasından Sana sığınırız. Bizi muhafaza eyle! Âmin.

İlgili yazılar:

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*