Ebû Davud’da yer alan bir hadiste, Hz. Mehdi’nin yedi sene hakim olacağı (Ebû Davud, Kitabü’1-Mehdî, 4:170; Müsned, 3:117.) İbni Mâce’de yer alan diğer bir hadiste Hz. Mehdî’nin kısa yaşasa yedi, yoksa dokuz sene kalacağı (İbni Mâce, Kitabü’lFiten: 33, 34 (H. 4083.)) belirtiliyor.
Ebû Saidi’l-Hudrî’nin rivayet ettiği Müsned de yer alan bir hadis de aynı minvalde: “Mehdî ümmetimdendir. Ömrü uzun veya kısa olsa; yedi, sekiz yahut dokuz sene yaşar.” (Müsned, 3:36.)
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ise Marifetnâme’sinde (1:27.) Hz. Mehdî’nin kırk yıl adaletle hükmedeceğini söylemektedir.
Cemaatiyle hizmet verecektir Hz. Mehdî. Ebû Davud’daki bir rivayette hak üzerine mücadele verecek bu cemaatin en son grubu Mesih-i Deccalle savaşacaktır. (Ebû Davud, Cihad:1.)
Bediüzzaman, “Ümmetimden bir grup Kıyamet kopuncaya kadar hak uğrunda cihad yapmaya devam edecek” (Buharî, İ’tisam:10; Müslim, Îman: 247; İbni Mâce, Mukaddime:1; Tirmizî, Fiten: 51.) hadis-i şerifini açıklarken, hadisin aslını Ebced hesabına vurmuş, Hz. Mehdî’nin şahs-ı mânevîsinin icraat dönemini çıkarmıştır. Buna göre hadisteki “Zâhirîne ale’l hakk” hak üzerine gâlibâne olarak” ifadesinin Ebcedî değeri 1506’dır. Hicrî 1506 tarihine kadar zâhir, âşikâre, daha öte gâlibâne hükmedecektir. Daha sonraki hizmetler ise 1542’ye kadar gizli ve mağlubiyetle yürütülecektir. “Hatta ye’tiyellâhu biemrihî=Kıyamet kopuncaya kadar”1545 ise kâfirin başında kopacak Kıyamete işaret etmektedir. (Kastamonu Lahikası, s. 23.9:
Ayrıca Bediüzzaman, Şam Ümeyye Camünde 1911 yılında yüzü aşkın ilim adamının bulunduğu bir topluluğa hitaben okuduğu hutbede, “istikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet’in olacak ve hakim, hakâik-ı Kur’âniye ve îmaniye olacak,” (Hutbe-i Şamiye, s. 28.) başka bir zamanda da, “istikbal, semavât-ı zemin-i Asya/Bâhem teslim olur yed-i beyzâ-yı İslâm’a” müjdelerini verirken, İslâm’ın bu hâkimiyet dönemlerine dikkatleri çekmektedir. İslâm’ın bu saadet dolu günlerine tarih düşünmeyi de ihmal etmemiştir.1371’de fecr-i sadıkın başlayacağını, eğer bu fecr-i kâzib de olsa otuz kırk sene sonra fecr-i sadık doğacağını müjdelemektedir. (Hutbe-i Şâmiye, s. 34.)
Bu duruma göre 1371 (1951) fecr-i kâzib olarak düşünülürse, 30-40 sene sonra fecr-i sadık gelecek demektir. Bu ise 1981,1991 tarihlerine rastlar ki, bize göre bu İslâm’ın zâhir, âşikâre ve gâlibâne hükmetmeye başlayacağının başlangıç yıllandır. Hicrî 1506’ya kadar sürecek bu yüz yıllık hâkimiyet döneminin 40 yılı parlak, yedi yılı da zirveye çıktığı yıllar olarak düşünülebilir.